İNTERNET OKUL
  Sindirim Sagligi
 

KAYNAK : fENOKULU.NET

1- Sindirim Sistemi :
Yeryüzünde bulunan bütün canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım, boşaltım, büyüme, gelişme, hareket edebilme, üreme gibi yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirirler. Canlılar bu yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji, enerji verici besinlerden sağlanır.
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları maddelere besin, bu maddelerin vücuda alınmasına da beslenme denir.
Dışarıdan alınan besinlerden enerjinin üretilebilmesi için bu besinlerin hücre içine girmesi gerekir. (Çünkü besinlerden enerjinin üretilmesi olayı hücre içindeki mitokondrilerde solunum olayı ile gerçekleşir). Dışarıdan alınan bazı besinler parçalanmadan, bazı besinler ise parçalanarak hücre içerisine girebilirler. Dışarıdan alınan besinler hücrelere kan yoluyla taşınırlar.
Vücuda alınan büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına sindirim denir. Sindirim olayını gerçekleştiren sisteme (ağızda başlayıp anüste sona eren sisteme) sindirim sistemi denir. Sindirim olayının gerçekleşmesinin nedeni, dışarıdan alınan besin maddelerinin vücuda yararlı hale gelmesinin sağlanmasıdır.
Sindirim sistemini; sindirim organları, sindirime yardımcı organlar ve sindirim sistemi bezleri oluşturur.
Sindirim sistemi organları sırayla; ağız, yutak, yemek borusu, mide, (on iki parmak bağırsağı), ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüstür. Bu organlar sindirim borusunu oluşturur.
Sindirime yardımcı organlar; karaciğer ve pankreastır. Bu organlar sindirim borusuna (on iki parmak bağırsağına) bağlıdır.
Sindirim sistemi bezleri; tükürük bezleri, mide bezleri ve ince bağırsak bezleridir.

SORU : 1- Bir yiyecek yenildikten sonra vücutta ne gibi değişikliklere uğrar?
2- Vücut besin içeriklerini kullanabileceği hale nasıl getirir? (Besinlerin vücudumuza yararlı hale gelebilmeleri için değişime uğramaları gerekir)
3- Niçin yemek yenir?

2- Beslenme ve Besin İçerikleri :
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları maddelere besin, bu maddelerin vücuda alınmasına da beslenme denir. Besinler doğada genel olarak 3 kaynaktan elde edilir. Bunlar;
1- Hayvansal Kaynaklı Besinler : Et, süt, yumurta,..
2- Bitkisel Kaynaklı Besinler : Sebze, meyve, tahıl,..
3- Madensel Kaynaklı Besinler : Su ve madensel tuzlar.
Bitkisel, hayvansal ve madensel kaynaklı besin maddeleri içeriklerine göre; karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, su ve mineraller olarak gruplandırılırlar.
Besin içeriklerinden proteinler, karbonhidratlar ve yağlar büyük moleküllü (organik) besin içerikleridir (besinlerdir). Büyük moleküllü bu besin içeriklerinin hücrelerde kullanılabilmesi için kana veya hücre içerisine girebilecek kadar küçük moleküllere parçalanması yani sindirilmesi gerekir.
Besin içeriklerinden su, madensel tuzlar ve vitaminler küçük moleküllü (inorganik ve organik) besinlerdir. Küçük moleküllü besin içerikleri sindirilmeden doğrudan kana veya hücre içerisine girebilirler.

a) Karbonhidratlar :
• Vücudun başlıca enerji kaynağıdır. Günlük enerji ihtiyacınınn çoğu karbonhidratlardan sağlanır.
• Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere giremezler.
b) Proteinler :
• Hücrelerin (ve vücudun) temel yapısını oluştururlar.
• Gerektiğinde (uzun açlık dönemlerinde) vücutta enerji kaynağı olarak da kullanılırlar.
• Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere giremezler.
• (Vücudun savunma sistemlerini ve vücut çalışmasını düzenleyen enzimler ve bazı hormonların yapısına katılırlar).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı proteinden oluşmuştur. Proteinler, hücrelerin sürekliliği, büyüme ve gelişme için öncelikli olarak kullanılan besin içeriğidir).

c) Yağlar :

• Başlıca enerji deposudur.
• En çok enerji veren besin içeriğidir.
• Vitaminlerin bir bölümünün vücuda alınmasını sağlar.
• Deri altında depolanan yağlar vücut ısısının korurlar.
• (Vücudumuzun düzenli çalışmasında etkili olan bazı hormonların üretiminde görevlidir).
• (İhtiyacından fazla alınan besin içerikleri vücutta yağa dönüşerek depolandığından vücut sağlığı için zararlıdır).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %18’ yağdır).

d) Mineraller :

• Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar.
• (İskelet ve dişerin yapısına katılır).
• (Kanın ve sitoplazmanın dengede tutulmasını sağlar).
• (Demir minerali vücutta besin öğelerinden enerji oluşması için zorunlu olan oksijenin taşınmasında gereklidir).
• (Vücudun çalışmasını düzenleyen enzimlerin bileşiminde yer alan mineraller vardır(.
• (Bazıları savunma sisteminde kullanılır).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %6’sı minerallerden oluşmuştur).

e) Vitaminler :

• Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar.
• (B grubu vitaminleri, besinlerle alınan karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji üretilmesi ve yeni hücrelerin oluşması ile ilgili düzenlenmesine yardımcı olur).
• (D vitamini, kalsiyum ve fosfor gibi minerallerin kemik ve dişlerde yerleşmesine yardımcı olur).
• (A, C, E vitaminleri, vücut hücrelerinin onarılmasını sağlar, zarar görmesini önler ve zararlı maddelerin etkilerinin azaltılmasında yardımcıdır).
• (Vücudumuzda oldukça az miktarlarda vitamin bulunmasına karşın vücudumuzdaki etkinlikleri oldukça fazladır).

f) Su :

• Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar.
• Besinlerin sindirimini kolaylaştırır.
• (Kanda buluna su, besin öğelerinin dokulara taşınmasını sağlar).
• Besinlerin hücrelerde kullanılması sonucu oluşan besin atıkların atılmasını kolaylaştırır.
• (Vücut ısısının düzenlenmesi için gereklidir).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %60’ı sudur. Bebeklerin vücudunda su oram
yetişkinlerinkinden daha fazladır).

3- Sindirim Çeşitleri :

Sindirim olayı mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim olarak iki şekilde gerçekleşir.

a) Mekanik (Fiziksel) Sindirim :

Besinlerin salgı (enzim) kullanılmadan (fiziksel olarak) çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) mekanik (fiziksel) sindirim denir.
Bütün besinlerin mekanik sindirimi ağızda başlar. Besinlerin mekanik sindirimi ağızda dişler sayesinde çiğneme olayı ile midede ise kaslar sayesinde kasılma olayı ile gerçekleştirilir.

b) Kimyasal Sindirim :

Besinlerin su ve salgı (enzim) kullanılarak küçük parçalara ayrılmasına (kana veya hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) kimyasal sindirim denir.
Kimyasal sindirim ağızda, midede ve ince bağırsakta gerçekleşir.

SORU : 1- Sindirim sistemini oluşturan organlar nelerdir?

4- Sindirim Sistemi Organları :


a) Ağız :

Sindirim sisteminin ilk organı olup bütün besinlerin çiğneme yoluyla mekanik sindiriminin, ayrıca karbonhidratların tükürük içerisinde bulunan (pityalin) enzimler sayesinde kimyasal sindiriminin başladığı yerdir.
Ağızda sindirim olayında görev yapan dil, dişler ve tükürük bezleri bulunur.
Ağızdaki besinler dişler ile parçalanır (mekanik sindirim), tükürük bezlerinin salgıladığı tükürük sıvısı (içindeki enzimler) ile yumuşatılır (kimyasal sindirim). Dil, besinlerin çiğnenmesine ve yutulmasına yardım eder. Ağızda parçalanan, yumuşatılan besinler dil ile yutağa itilir.

Dişler :

Besinlerin çiğnenip parçalanması sağlayan yapılardır. Dişlerin görünen beyaz kısmına taç, çene kemiği içine gömülü kısmına kök, dişin dış kısmının (tacın) üzerini örten sert tabakaya mine tabakası denir. Dişin içinde (ortasında) kan damarları ve sinirler bulunur.
Yetişkin insanın ağzında 32 (genelde 28) diş bulunur. Dişler yapı ve görevlerine göre kesici dişler, köpek dişleri ve azı dişleri olarak üç çeşittir.

1- Kesici Dişler :

Besinlerin koparılmasını sağlarlar. Ağzın ön tarafında, 4 alt çenede, 4 üst çenede olmak üzere toplam 8 tanedirler.

2- Köpek Dişleri :

Besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasını sağlarlar. Kesici dişlerin sağında ve solunda birer tane olmak üzere 2 alt çenede, 2 üst çenede toplam 4 tanedirler.

3- Azı Dişleri :
Besinlerin öğütülmesini sağlarlar. Küçük ve büyük azı dişleri olarak iki çeşittir. Köpek dişlerinin sağında ve solunda ikişer tane olmak üzere 4 alt çenede, 4 üst çenede toplam 8 tane küçük azı dişi bulunur. Küçük azı dişlerinin sağında ve solunda üçer tane olmak üzere 6 alt çenede, 6 üst çenede toplam 12 tane büyük azı dişi bulunur. (Çocuklarda büyük azı dişi 4 alt çenede, 4 üst çenede olmak üzere toplam 8 tanedir).


b) Yutak :
Ağızdan sonra gelen boşluktur. Üst taraftan burun boşluğuna, alt taraftan yemek borusuna ve gırtlağa açılır. Yutak, ağızda çiğnenen ve yumuşatılan besinleri yemek borusuna iletir. Yutakta (mekanik veya kimyasal) sindirim olmaz.

Gırtlak :

Yutağın alt tarafında bulunan, soluk borusu ile yemek borusunu ayıran, kıkırdaktan yapılan yapıdır. Yemek yenirken yutkunma sırasında gırtlak (yukarı çıkarak) soluk borusunu kapatıp yemek borusunu açarak besinlerin soluk borusuna gitmesini önler. Yemek yenirken konuşulursa (soluk verme sırasında soluk borusu açılacağından) besinler soluk borusuna kaçabilir. Bu nedenle yemek yerken konuşulmamalıdır.

c) Yemek Borusu :

Yutak ile mide arasında uzanan, soluk borusunun arkasında bulunan, 20 – 25 cm uzunluğundaki (2 cm çapındaki), düz kaslardan yapılmış olan organdır. Görevi, yutaktan gelen besinleri mideye iletmektir.
Yemek borusu sadece besinleri taşır. Yemek borusunda sindirim olayı (sindirim enzimleri bulunmadığı için) gerçekleşmez. Yapısında bulunan düz kaslar (tek yönlü çalışarak yani peristaltik hareket yaparak) kasılıp gevşeyerek besinleri mideye taşır.

d) Mide :

Karın boşluğunun sol üst tarafında, yemek borusu ile on iki parmak bağırsağı arasında yer alan sindirim sisteminin en geniş organıdır. Mide, üst taraftan mide ağzı ile yemek borusuna, alt taraftan mide kapısı ile on iki parmak bağırsağına bağlanır.
Mide düz kaslardan yapılmıştır ve kasılıp gevşeyebilir. Ayrıca midenin yapısında bulunan salgı bezleri mide öz suyu salgısını üretir. Mide öz suyu salgısında mukus, mide asiti (HCl = tuz asiti) gibi salgılar ile çeşitli enzimler (pepsin ve renin) bulunur.
Mide, düz kaslardan yapıldığı için kasılıp gevşeyerek yemek borusundan gelen besinleri yoğurur, çorba haline getirir. Bu nedenle mide mekanik sindirim yapabilir.
Mide, yapısında bulunan salgı bezlerinin salgıladığı mide asiti ve enzimler ile besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasını sağlar. Bu nedenle kimyasal sindirim yapabilir. Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar.

f) İnce Bağırsak :

Bir taraftan mide kapısına, diğer taraftan kalın bağırsağa bağlı olan 7 – 8 m uzunluğundaki (2 – 3 cm çapındaki) kıvrımlı borudur. İnce bağırsak, besinlerin sindiriminin tamamlandığı ve sindirilen besinlerin kana geçtiği yerdir.
İnce bağırsağın mideden sonra gelen 20 – 25 cm’lik ilk bölümüne (ince bağırsağın başlangıç yerine) on iki parmak bağırsağı denir. On iki parmak bağırsağına karaciğer ve pankreas gibi sindirime yardımcı organlar bağlıdır. Karaciğer ve pankreas, salgıladığı sindirim enzimlerini (salgılarını) on iki parmak bağırsağına verir.
İnce bağırsak, yağların kimyasal sindiriminin başladığı yerdir. Ayrıca ağızda sindirilemeyen karbonhidratların (nişastanın maltoza dönüşmesi), midede sindirilemeyen proteinlerin ve sindirilemeyen yağların kimyasal sindirimi ince bağırsakta tamamlanır.
İnce bağırsağın iç yüzeylerinde bulunan salgı bezlerinin ürettiği salgılar, buraya gelen ve sindirilmemiş olan besinlerin sindirilmesini sağlar. Bu nedenle ince bağırsak, kimyasal sindirimin asıl yapıldığı yerdir. İnce bağırsakta mekanik sindirim gerçekleşmez.
İnce bağırsakta besinlerin kana geçtiği yerlere tümür (villüs) denir.





g) Kalın Bağırsak :

İnce bağırsaktan anüse kadar uzanan 1,5 m uzunluğundaki (6 cm çapındaki) borudur. Kalın bağırsakta mekanik veya kimyasal sindirim olmaz, villüsler bulunmaz.
Kalın bağırsak, ince bağırsakta sindirilemeyip kana geçemeyen besinler ile sindirime uğramayan su, madensel tuzlar (mineraller) ve vitaminlerin besinlerin içerisinden emilmesini, bir süre depolanmasını ve kana verilmesini sağlar. Ayrıca geriye kalan atık maddelerin de (posalarında) sindirim sisteminin son bölümü olan anüse iletilmesini ve anüsten de dışkı yoluyla vücut dışına atılmasını sağlar. Kalın bağırsakta yaşayan bakteriler, B ve K vitaminlerinin üretilmesini sağlarlar.
İnce bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği yere kör bağırsak denir. Kör bağırsaktan çıkan uzantıya apandis denir.

ı) Anüs :

Kanlı bağırsaktaki dışkının vücut dışına atıldığı yerdir ve sindirim sisteminin en son organıdır.

5- Sindirime Yardımcı Organlar :

Karaciğer ve pankreas salgıladığı sindirim enzimleri (salgıları) ile sindirime yardımcı olan organlardır. Bu organlar salgılarını on iki parmak bağırsağına verirler.

a) Karaciğer :

Karın boşluğunda, midenin sağ üst kısmında bulunan en büyük iç organıdır. Karaciğer safra (öd) salgısını üretir, kandaki şeker (glikoz) miktarını ayarlar ve glikoz depolar, bazı vitaminleri (A, K, D) üreterek depolar, zehirli maddelerin etkisini yok eder. (Çok zehirli olan amonyağı, daha az zehirli olan üre ve ürik asite çevirir).
Safra (öd) sıvısı, safra kesesinde depolanır ve buradan ince bağırsağa (on iki parmak bağırsağına) verilir. Safra (öd) sıvısı, büyük yağ moleküllerinin daha küçük parçalara ayrılmasını ve yağların kimyasal sindirimini sağlar.

b) Pankreas :

Midenin alt kısmında yer alan yaprak şeklindeki organdır (karma bezdir). Pankreas, pankreas öz suyu salgısını üreterek ince bağırsağa (on iki parmak bağırsağına) verir. Pankreas öz suyu salgısında, karbonhidrat, protein ve yağların sindirilmesini sağlayan enzimler bulunur. (Amilaz = karbonhidrat, tripsin = protein, lipaz = yağ). Ayrıca salgıladığı hormonlar sayesinde (insülin ve glukagon) kandaki glikoz (şeker) miktarını ayarlar.

6- Sindirim Sistemi Bezleri :

Sindirime yardımcı olmak için sindirim enzimi (salgı) üreten mide, tükürük ve ince bağırsak bezleri sindirim sistemi bezleridir.

a) Tükürük Bezleri :

Tükürük salgısını üretirler. Tükürük, ağızda besinlerin yumuşatılmasını sağlar. Tükürük bezleri dil altı, kulak altı ve çene altında bulunur.

b) Mide Bezleri :

Mide öz suyu salgısını üretirler. Mide öz suyu salgısının içinde mukus, mide asiti (tuz asiti), pepsin, renin enzimleri bulunur.
Mukus, midenin iç yüzeyini örterek mide asitinin zarar vermesini önler.
Mide asiti, pepsin, renin besinlerin parçalanmasını ve besinlerle gelen mikroorganizmaların yok edilmesini sağlar.


c) İnce Bağırsak Bezleri :

Salgıladığı salgılar ile ağızda sindirilemeyen karbonhidratların, midede sindirilemeyen proteinlerin, on iki parmak bağırsağında sindirilemeyen yağların sindirilmesini sağlar.
SORU : 1- Vücut besin maddelerini yenilen şekilde kullanabilir mi?
2- Sindirim nasıl gerçekleşir?
3- Besinler niçin mekanik ve kimyasal sindirime uğrarlar?
4- Besinler sindirim sisteminin hangi bölümünde mekanik, hangi bölümünde kimyasal sindirime uğrar?

7- Besinlerin Sindirimi ve Sindirilen Besinlerin Kana Geçişi :

Büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına sindirim denir. Besin içeriklerinden karbonhidratlar, proteinler ve yağların sindirimi ince bağırsakta tamamlanır ve sindirilen besinler ince bağırsakta bulunan ve tümür denilen çıkıntılardan kana verilir. Tümür denilen çıkıntılarda (eldiven parmakları gibi) çok sayıda kılcal kan damarı bulunur. Sindirilen besinler tümürlerden emilerek kana geçer ve kan yoluyla hücrelere taşınır.
Besin içeriklerinden su, mineraller ve vitaminler sindirime uğramadan kalın bağırsağa gelir ve kalın bağırsakta bir süre bekletildikten sonra kalın bağırsaktan emilerek kana verilir ve kan yoluyla hücrelere taşınır.








8- Enzimlerin Sindirimdeki Görevi :

Enzimler, sindirim olayının gerçekleşmesini sağlayan salgılardır. Enzimler, enerji vermesi için kullanılan büyük moleküllü besin içeriklerinin kimyasal sindirim sonucu kana ya da hücrelere girebilecek kadar küçük moleküller haline dönüşmesini sağlar. Besin içeriklerinin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği yerler farklıdır.

Besinler Kimyasal Sindirimin






SORU : 1- Sindirim sistemi ile ilgili sağlık sorunları nelerdir?
2- Sindirim sisteminin sağlığını korumak için neler yapmak gerekir?





9- Sindirim Sisteminin Sağlığı ve Korunması :


1- Yenilen besinler çok sıcak ya da soğuk olmamalı.
2- Aşırı acı, baharatlı, ekşi, yağlı yemekler yenmemeli.
3- Yıkanmamış, temizlenmemiş, bayat ve çürük gıdalar yenmemeli.
4- Alkol sigara ve uyuşturucu kullanılmamalıdır.
5- Yemek sırasında ve yemekten sonra gerektiğinden fazla su içilmemelidir.
6- Yiyecekler iyice çiğnenmeli.
7- Yemekten sindirim sistemini yoracak kadar çok yemek yemeden kalkılmalıdır.
8- Lifli besinler (kabak) yenilmeli ve dengeli beslenilmelidir.
9- Yeterli, düzenli ve dengeli beslenilmeli.
10- Stresten kaçınılmalıdır.
11- Bağırsakların çalışması için spor yapılmalıdır.
12- Yemekten sonra vücut dinlenmelidir (1 saat).
13- Dişler temiz tutulmalı ve fırçalanmalı.
14- Yemeklerden önce ve sonra eller yıkanmalı.
15- Rahatsızlıklarda doktora gidilmeli.

10- Yeterli ve Dengeli Beslenme :

Vücudun günlük enerji ihtiyacının karşılanabilmesi, büyüme ve gelişmenin sağlıklı olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenme gereklidir. Vücudun ihtiyacı olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral ve su gibi besin içeriklerinin dengeli şekilde vücuda alınmasına dengeli beslenme denir.

SORU : 1- Besin içeriklerinin, vücudun ihtiyacından daha az veya fazla alınması
durumunda doğabilecek sorunlar nelerdir?

11- Sindirim Sisteminde Görülen Hastalıklar :

Sindirim sisteminde; kolera, dizanteri, ülser, tifo, ishal, siroz, sarılık (Hepatit B) gibi hastalıklar görülür. Bu hastalıklardan bir kısmı bağırsak solucanı, kancalı kurt, şerit (tenya) ve kıl kurdu sayesinde ortaya çıkar. Bunların dışında gastrit, gaz şişkinliği, hıçkırık, kabızlık, karın ağrısı, kusma, mide yanması, reflü, safra kesesi şikâyetleri de sindirim sisteminde görülen rahatsızlıklardır.

• Kolera :
Kolera (Vibrio cholerae) bakterisinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonu ve şiddetli ishal ile ortaya çıkan bir hastalıktır.
Kolera genellikle, dışkı bulaşmış kirli su ya da bu sularla yıkanmış gıdalar aracılığı ile yayılır.
Ağızdan sıvı tedavisi ile hastalık tedavi edilebilir. (Tedavinin amacı, kaybedilen su ve elektrolitleri – sodyum, potasyum, klor, bi karbonat – yerine koymaktır).

• Dizanteri :
İnsanlarda kanlı ishal, şiddetli karın ağrısı, gerekmediği halde dışkılama isteği duyma, bağırsak yaraları, (hayvanda makattan kan ya da kanlı dışkı gelmesi) gibi belirtiler gösteren hastalıktır.
Sığır ve domuz vebası, şarbon, geviş getirenlerde bağırsak zehirlenmeleri sonucunda dizanteri oluşur. Ayrıca maden ya da bitki zehirlenmelerinin birçoğu da (cıva, kuduzböceği, sultan otu, sütleğen, kartallı eğrelti, acı çiğdem vb.) dizanteri belirtisi yaratır.

• Ülser :
Mide mukozasının alkol, sigara ve asitli içecekler nedeniyle zedelenmesiyle oluşur.

• Siroz :
Alkol ve sigara sayesinde karaciğer hücrelerinin kendini yenileyememesi sonucu oluşur.
• Tifo :
Kirli içme suları ve pis yiyeceklerden bulaşan bulaşıcı bir hastalıktır. Genelde salgın şeklinde görülür. Tifo; kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Hastalık (Salmonella typhi adlı) bakteriler nedeniyle oluşur. (Bu bakteri vücuda girdikten 7–15 gün sonra hastalık ortaya çıkar. Mikrop, tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur. Hastanın hastalık süresince bol su içmelidir).
(İçme ve kullanma sularının kontrolü, besin hijyeni, lağım ve kanalizasyon tesislerinin hijyen şartlarına uygun duruma getirilmesidir).
(Tifo aşısı: Kesin koruyucu değildir. Ölü tifo aşısı % 51-67 oranında koruyuculuk sağlar. Canlı atenüe oral aşı ise yakın oranlarda koruyuculuğa sahiptir ve yan etkileri daha azdır).

• İshal :
Dışkının sık olarak sulu veya yumuşak çıkması durumudur. Dünyada ishal beş yaşından küçükler arasında ölümün ikinci büyük nedenidir (Her yıl ortalama 1,5 milyon bebek bu yolla ölür
İshal, kalın bağırsağın yeterince sıvı emmemesinden meydana gelir. En sık görülen nedeni enfeksiyon veya bakteri içeren atık maddelerdir.
(Bir kişi birkaç günde, en fazla bir haftada iyileşir. Buna karşın hastalıklı veya kötü beslenen kişilerde ishal ciddi su kaybına yol açabilir ve tedavi olmadığı takdirde hayati tehlike oluşturabilir).
(İshal ayrıca daha ciddi hastalıkların bir belirtisi olabilir, örneğin dizanteri, kolera, botulizm veya Crohn hastalığı gibi kronik bir duruma işaret edebilir. Apandisit hastalarında genelde ishal olmasa da apandis patlamasının sık görülen bir belirtisidir. Radyasyon hastalığının da bir sonucudur).

• Sarılık :
Kandaki vücuda renk veren maddelerin değerinin değişmesi sonucu deri ve mukozaların sarı renk alması durumudur. Hepatite yol açan A,B,C,D,E virüsleridir. Bunun dışında atık maddeler ve radyasyon sonucu da oluşabilir.

• Gastrit :
Alkol, tütün, kimyasal maddeler ile bakteriler ve virüslerden dolayı oluşan hastalıktır.
Başlıca belirtileri arasında yemeklerden sonra midede rahatsızlık duygusu, bulantı, kusma, ekşime, iştah yitimi, mide ağrıları sayılabilir.

• Hıçkırık :
Diyafram kasının birden kasılması sonucunda ses tellerinin arasındaki açıklığın istem dışı kapanması ile gerçekleşen ani soluk alımı ve bu sırada bir ses dışarı çıkmasıdır.
Nedenleri çeşitlidir. Basit hıçkırıklar; çoğunlukla mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir bozukluğundan kaynaklanır. Ayrıca; bazı kalp, karaciğer, bağırsak ve pankreas hastalıkları, zatülcenp veya zatürreede de görülebilir. 3 saatten fazla süren hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir.

• Kabızlık :
Kabızlık, bağırsak hareketlerinin normale göre azalması durumudur. Bağırsak fonksiyonu, kişiden kişiye farklılık gösterir.

• Reflü :
Mide asidinin mideden yemek borusuna kaçması hastalığıdır. Stres,gazlı içecekler, çay ve kahve türü içecekler reflüyü arttırır. Reflü haslarında sürekli ağızdan gaz çıkarma, yemek borusunda yanma, göğüste yanma ve ağrı hissi görülür, kalp şikayeti oluşur.


NOT : 1- Bebeklerin 6. aydan sonra süt dişleri çıkar, 7 yaşından sonra ise bunlar dökülerek
yerine kalıcı dişler çıkar.
2- Yetişkinlerde, ağzın en arkasındaki dişerden 1 sağda, 1 solda olmak üzere 2 alt çenede, 2 üst çenede toplam 4 tane diş yirmilik diş bulunur. Bu dişler çocuklarda bulunmaz. (Bazen çıkmayabilir).
3- Ağızda yemek varken konuşmak, soluk borusunu açacağından besinlerin soluk borusuna kaçmasına yol açabilir.
4- İnce bağırsağın uzun ve kıvrımlı olmasının nedeni, besinlerin daha fazla ve hızlı bir şekilde kana emilmesini (emilme yüzeyinin arttırılmasını) sağlamak içindir.
5- Kalın bağırsakta yaşayan bazı bakteriler, B ve K vitaminlerinin sentezlenmesini sağlarlar.
6- Sindirilen bedinler kan yoluyla hücrelere taşınırlar.
7- Yemek borusu düz kaslardan yapılmıştır. Bu kaslar mideye doğru tek yönlü kasılıp gevşeyerek besinleri taşır.
8- Sindirim sistemindeki bütün organlar sindirim yapamazlar.


• Ağız → Mekanik (dişler) ve kimyasal (tükürük) sindirim.
• Yutak → Sindirim yok.
• Yemek Borusu → Sindirim yok.
• Mide → Mekanik (kaslar) ve kimyasal (mide öz suyu) sindirim.
• İnce Bağırsak → Kimyasal sindirim.
• Kalın Bağırsak → Sindirim yok.
• Anüs → Sindirim yok.
9- Bütün besinlerin mekanik sindirimi ağızda başlar.



10- Besinlerin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği yerler farklıdır.

 


11- Besinlerin kimyasal sindirimi ve sindirim sonucu oluşan ürünler farklıdır.

 



12- Sindirim sistemi bezlerinin ürettiği salgıların görevleri farklıdır.

 

 

 

 

 

Hazırlayan : MURAT ÜSTÜNDAĞ

 
 
  Copyright © 2008-2008 internetokul.tr.gg BAZI HAKLARIMIZ SAKLIDIR. İÇERİK ALANI ALINTIDIR. TR.GG SİTELERİNE KOPYALANAMAZ. KANUNİ İŞLEM BAŞLATILIR.

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol